Proserpina’nın Tecavüzü
“Proserpina’nın Kaçırılması” (Ratto di Proserpina), İtalyan sanatçı Gian Lorenzo Bernini tarafından Barok üslupta, 1621–1622 yılları arasında gerçekleştirilmiş anıtsal bir mermer heykel grubudur. Bernini bu eseri yaptığında yalnızca yirmi üç yaşındaydı. Kompozisyon, yeraltı tanrısı Plüton’un Proserpina’yı yakalayıp yeraltı diyarına götürdüğü kaçırma sahnesini betimler.
Tarihçe
Heykel, Kardinal Scipione Borghese tarafından ısmarlanmıştır; muhtemelen Kardinal’in 1621’de ölen amcası Papa V. Paulus’un bir portresiyle birlikte düşünülmüştür. Bernini, heykel için en az 450 Roma skudisi tutarında üç ayrı ödeme aldı. Yapımına 1621’de başlanan eser 1622’de tamamlandı. Bitiminden kısa süre sonra Scipione, heykeli 1622’de Kardinal Ludovisi’ye armağan etti; eser onun villasına taşındı. Daha sonra İtalyan devleti tarafından satın alınarak 1908’de Villa Borghese’ye geri döndü.
Proserpina’nın kaçırılışı mitosu
Roma mitolojisine göre Proserpina, bereket tanrıçası Ceres ile gök ve gök gürültüsünün koruyucusu Jüpiter’in kızıdır. Proserpina bir gün arkadaşlarıyla çiçek toplarken, yeraltı dünyasının tanrısı ve ölülerin hakimi Plüton onu görür ve delicesine âşık olur.
Dört siyah atın çektiği bir araba ile gelen Plüton, Proserpina’yı kapıp yeraltına götürür. Kızının çığlığını duyan Ceres yardıma koşar, ancak geç kalır. Ceres, kızını bulmak için yeryüzünü baştan başa arar. Plüton’un Proserpina’yı kaçırdığını anlayınca öfkelenir; toprağı kurutur, hasatları yok eder. Jüpiter gökten yeryüzünün çoraklaştığını görür ve araya girer; sonunda şu uzlaşma yapılır: Proserpina yılın yarısını annesiyle, yarısını ise yeraltında Plüton’la geçirecektir.
Bu mite göre Proserpina yeraltındayken Ceres o denli üzülür ki armağanlarını dünyadan çeker ve kış gelir. İlkbaharda Proserpina annesine kavuştuğunda Ceres yeniden filizlenmeyi sağlar.
Betimleme
Heykeldeki figürlerin duyguları kolaylıkla okunur; yüz ifadeleri son derece etkilidir. Proserpina, Plüton’un taşkın ve erotik tutkusuna karşı koymaya çalışırken, Plüton’un gövdesi güçlü ve kaslıdır; gür sakalı ve dağınık saçları erkekliğini vurgular.
Bernini, elindeki mermerin balmumu gibi plastiğe dönüştüğünü, böylece tasarılarının bütünüyle gerçekleştiğini söylemiştir. Heykele bakıldığında sanatçının bu sözünün doğruluğu anlaşılır. Proserpina, Plüton’la karşılaştırıldığında minyon görünür; ancak yakından incelendiğinde tüm ayrıntıların oranlarının özenle kurulduğu hissedilir. Plüton’un elleri hem güzel hem güçlüdür; sevdiğini büyük bir dikkatle kavrar. Kahramanın bedeni kusursuz biçimde işlenmiştir: her kıvrım, her kas, resimsel bir kesinlikle verilir.
Plüton’un yüz ifadesi güç duygusunu, az da olsa şaşkınlığı gösterir; tanrı hafifçe gülümser. Öte yandan Proserpina da güç ve güzellik bakımından geri kalmaz. Figürlerin saç ve sakal bukleleri ustalıkla oyulmuştur.
Ayrıca beden üzerindeki tüm kıvrımlar olağanüstü doğallıktadır. Proserpina’nın gerçek direnişi tüm hareketlerine yansır; yüzünde donup kalmış yaşlar ve gözlerinde okunur bir umutsuzluk vardır.
Book a Visit